Hani nineniz ya da dedeniz ‘’bizim zamanımızda’’ diye başlayarak eskileri özlemle bir masal gibi anlatır da siz de tatlı tatlı dinlersiniz ya. Bu kitap öyle. Önce size alıp 40 ların 50 lerin İstanbul’luna götürüyor. Sokakta kuru kahveci, yanında leblebici, onun yanında ciğerci gibi esnafla, karşı karakolun komiseri sari Burhan’latanıştırıyor. Sonra meyhanelere uğruyorsunuz birlikte. Esnaf meyhaneleri, balıkçı meyhaneleri, koltuk meyhaneleri. Meyhanelerin tarihi Fatih Sultan Mehmet dönemine dayanıyor. Iv. Murat döneminde bile içki yasak olmasına karşın İstanbul’da 300 meyhane vardı. Tanzimattan sonra içki konusunda sert önlemlerden kaçınılmıştır. 1880 lere dek meyhanelerde masa yoktu. Meyhanelerin gazinolara erilmesinden sonra masa kondu bazılarında çalgı kondu. Önceleri meyhaneler erkekler içinken gazinolara kadınlar da gitmeye başladı. Yazar meyhanelerdeki anlayış, hoşgörü ve dostluk havasını uzun uzun anlatıyo, çiroz, pilaki, uskumru dolması gibi mezeleri anlatıp günümüzde kafe ve restoranlara getiriyor sözü.
Fotoğraf : Mehmet Beyazova
Comments