Filmci Seyit amcanın öyküsüyle başlıyor kitap. 1930'larda bir Anadolu kasabasına sinema kurmaya çalışan bir adam. Tarlasını satıp İstanbul’a gidip o parayla bir sinema makinesi ve birkaç bin sessiz film alıyor. Kasabanın kahvecisini haftada iki gün film göstermeye razı etmeye çalışıyor. Kahveci "Ben kahvemde gavur icadı istemem’’ diye karşı çıkıyor. Araya kıramayacağı kişiler koyuyor. Kahvecyi razı ediyor. Kaput bezinden bir perde diktiriyor. Kasabada tellal gezdirerek o akşamki filmi ilan ediyor. Akşam insanlar kahvenin kapısından başlarını uzatıp cık cık deyip gidiyorlar. Yobazlar da karşı çıkıyorlar. Sinema oynatılamıyor. Makineyi götürüp yarı fiyatına satıyor. Nereden nereye geldik diye düşündüm öyküyü okurken. Rahatına düşkün Felah beyin, İbrikçizade Mahmut ve diğerlerinin hoş öyküleri.
top of page
bottom of page
Comments