Gözlerini okuduğu sayfadan nihayet kaldırdı. Başını geriye atıp sandalyenin tahta arkalığına yaslandı. Bakışlarını yukarıda, rüzgarda hafifçe kıpırdayan yapraklara dikti:
"Ben de böyle bir şey yazmak istiyorum’’ diye bağırdı içinden.
Bacağının üzerine yerleştirdiği kitabın sayfaları ansızın esen rüzgarda çırpındılar, şakırdadılar.
Vücuduna batan iğneler ağır ağır geri çekildi, yerlerini tarif edilmez bir boşluk aldı.
‘’Hiçbir zaman böyle bir şey yazamayacağım.’’
Bu öyküyle başlıyor kitap. Yazmak isteyenlerin öyküleriyle devam ediyor. Hayran olunan bir yazarı evinde ziyaret edip düş kırıklığı yaşamak, yazar baba ile yazar oğul arasındaki kuşak farkı, çalmayan ama çalması beklenen, ya da yanlış numarayı arayan telefonun öyküsü gibi… Güzel kısa öyküler.
Comentários