Yazar İran devriminin ardından Paris'e yerleşmiş. Bu yapıtını da orada yazmış. Ama her satırında İran var.
Anlatıcımız 80'ine merdiven dayamış bir ihtiyar. Soğuk bir kış günü yapayalnız. Geçmişi, düşünüyor.
''Pencerenin önünde durdu. Kar tanelerine baktı. Nöbetleşe ölümü bekleyen ak saçlı ihtiyarları andıran ağaçlara baktı'' Birlikte büyüdükleri ama hepsini yitirdiği arkadaşlarını düşünüyor. Çağrışımlarla okul yıllarını, askerliklerini, aşklarını, evliliklerini, hastalıklarını ve ölümlerini anımsıyor. Eski fotoğraflara bakıyor hüzünleniyor.
''Yağan kar gibi hızla, telaşla kalbime yağıyor pek çok şey'' ''ne korkutucu bir beyazlık. Kimse yok. Belki de hayat aceleci adımlarıyla benim küçük odamdan geçmeyi unutmuştur. Bu hatıralar olmasa ne yapardım'' diyor. Yazar yaşlılığı ve yalnızlığı öyle güzel anlatmış ki..
Bình luận