Yazarı ilk kez güzelim Annabellee şiiriyle tanımıştım. Senelerce senelerce evveldi. Sonra gotik öykülerini okuyunca çok şaşırmıştım. Öyle romantik bir şairin cinayet romanları yazması şaşırtmıştı beni. Ama oluyor işte. Çok yönlü sanatçıların özelliği bu. Bu tanınmış kitabında da cinayetlere bulaşan öyküler var. Önce bir intikam öyküsü ardından akbaba gibi bakan gözü olan sinirine dokunduğu için işlenen ve vicdanının pamuklara sarılı bir saatin tik taklarına benzeyen sesi yüzünden kendini ele veren katil. Üçüncü öykü bir engizisyon işkencesini anlatıyor. Okurken tüyleriniz diken diken oluyor. Sonra korkunç bir fırtınanın ardından koskoca bir gemiyi yutan bir burgaç var. Kitaba adını veren öykü Paris’te öldürülen yaşlı bir kadınla kızı hakkında. İnsanların aklından geçenleri kestirebilme yeteneği olan bir genç Paris emniyet örgütünün çözemediği olayı aydınlatıyor.
top of page
bottom of page
コメント