‘’Hayatımı anlatıyorum kendime’’, diyen felsefeci kendine derinlemesine bakıyor. Dinle, insan ilişkileriyle, beslenme biçimiyle, okumayla, yazdıklarıyla ilişkisini anlatıyor. Bu kitabı Eylül 1888 ve ruh sağlığının bozulduğu aralık 1889 arasında yazmış. Wagner’in müziğine tutkusunu anlatıyor. Hayatımın velinimetidir diyor onun için. "Bir damla bile Alman kanının karışmadığı bir Polonya soylusuyum ben. Aptallığa karşı benim misilleme anlayışım, ona olabildiğince çabuk bilgelikle karşılık vermektir. Doğam gereği savaşçıyım, saldırmak benim içgüdülerimin bir parçası. Tanrı, ruhun ölümsüzlüğü, kurtuluş, öte dünya dikkatimi de vaktimi de çocukken bile harcamadığım kavramlar. Her türden şeyi okumak benim için dinlenceden sayılır. Bunun sonucunda da beni kendimden kurtarır, yabancı bilimler ve ruhlar arasında dolaşmama izin verir. Shakespeare’den daha içler acısı bir şey bilmiyorum. Bir adam bu kadar soytarı olmak için çok acı çekmiş olmalı. Birisi Zerdüşt’ümden tek kelime anlamadığını söylediğinde ona sorun olmadığını söyledim. Zerdüşt’ün altı cümlesini anlamak, kişiyi modern insanın erişemeyecği fanilerin daha yükseğine çıkarır’’ diyor.
top of page
bottom of page
Comentários