Diyarbakır’lı Ermeni yazarın öyküleri. İlk öykü Mestan hakkında. Mestan’ın akıllı oluşu yanında bir özelliği de iki kuyruklu oluşuydu. Bunu saçma bularak kedilerin iki kuyruklu olamayacağını söyleyebilir ve haklı olarak da kedilerin ne zamandan beri iki kuyruklu olduğunu sorabilirsiniz. Ama öyleydi, iki kuyrukluydu. Birisi anadan dogma onun kuyruğu, diğeri de sonradan peşine takılan kuyruğu, yani ben! Evet ben Mestan’ın ikinci kuyruğuydum. Mestan nerede ben orada. Mestan kıtık dolu sedir yastığının yanına kıvrılmış uyumaya mı çalışıyordu? Ben de emekleyerek, yuvarlanarak gidip yanına kıvrılıyordum. Mestan avludaki taş merdivenlerden eyvana tırmanırken,, ben de peşinden sekiyordum. Becceriksizce düşüp kafamı gözümü yardığımda hemen ağlayıp zırlıyordum. Eyvandan beni seyreden Mestan’ın miyavlamalarına annemin feryatları yetişip koroyu tamamlıyordu. ‘’Uyy! Uyy, ezim ezim ezilesen, geberesesen! Uyy, uyy, eşeğin oğli! Gene nereden düştın?’’ Yazar çocukluk anılarını öyle tatlı anlatmış ki. Keyifle okunuyor.
Fotoğraf : Mehmet Beyazova
Comments