Türkçenin başarılı öykücülerinden birinin yine güzel bir kitabı. Oğlanların cellat adını taktıkları sünnetçi, gömleklerinin düğmesini göbeğe dek açıp çiftetelli oynayan, düğünde tabanca sıkan adamlar, ipsiz arkadaşlarına uyup gündüz vakti dükkanı kapatıp, adam başı iki şişe şarapla dere kenarına balık tutmaya giden adam, kocasının dayağına katlanan ama birgün pavyondan bir kadın getirip bu da bizimle yaşayacak diyen kocasına dayanamayıp, üç çocuğuyla baba evine geri dönen abla, kurban bayramında koyunun derisini yüzemeyip kevgir gibi yapan Aptıraman amca, cami hocasının aklına uyup dükkanı boşlayan, beline dek kara bir sakal bırakıp, camiden çıkmayan esrarcı ağabey, kafasına bir tavuk tüyü takıp kızılderili olan, yayını gerip okunu atınca sen öldün diyen mahalle arkadaşı bir kasabanın ya da kentin kenar mahallesin sokaklarında dolaşyorlar.
Fotoğraf : Ayşe Beyazova
Comments