Bir şirkette çalışan küçük bir memur. Patronla ve diğer çalışanlarla arası iyi değil. Kız arkadaşını daha genç birine kaptırmış. Pazartesiler bir karabasan. Saat dokuzda imza defteri kalkıyor. Bir dakika bile geç kalsanız o günün yevmiyesini kaybediyorsunuz. Birden bu memura Amerika’daki dayısından büyük bir miras kalır. Hemen işten ve kaldığı köhne otel odasından ayrılır. Banliyöde bir ev alır. Özgürlüğün tadını çıkarmaya başlar. Varoluş üzerine düşünmek için çok zamanı vardır. "Evreni tasarlamamak, var olanın nasıl olduğunu bilememek, kabul edilebilir bir şey degil. Herkes bunu düşünmeye daha doğrusu düşlenmeyeni düşlemeye kalksaydı, hiç yerlerinden kıpırdamazlardı.’’ diye düşünmeye başlar. Varoluşçu düşünceyi irdeleyen güzel bir kitap. Her satırda usta bir yazar karşısında olduğunuzu hissediyorsunuz.
Fotoğraf : Mehmet Beyazova
Comments